Divan edebiyatının önemli hiciv ustalarından olan Nefi, Osmanlı padişahı Dördüncü Murat zamanında yaşadı. Yazdığı hiciv dolu şiirler zamanla çok sevilse de tepki de toplamaya başladı.
Öyle ki; Dördüncü Murat, yaşanan rahatsızlığın farkına varır ve Nefi’yi huzuruna çağırarak uyarılarda bulunur. Yapılan uyarıları pek dikkate almayan Nefi, aynı sivri diliyle yazmaya, üretmeye devam eder.
Nefi’nin şiirleri belli kesimler tarafından tepki toplayınca en son bir sabanlıkta başına odunla vurularak öldürülür. Ama yazdığı yergi dolu şiirler günümüze kadar ulaştı.
Nefi, taşı gediğine oturtmayı iyi bilirdi. Zamanın önde gelen şahsiyetlerinden Tahir Efendi, ona, “kelp” (köpek) demiş; bunu duyan Nef’i hakareti aynen, ama son derece zarif bir üslûp ile iade etmişti.

“Bana Tahir Efendi kelp demiş
İltifatı bu sözle zahirdir
Mâliki mezhebim benim zira
İtikatımca kelp tahirdir”
Tahir Efendi bana köpek diyerek iltifat etmiş, zira benim mezhebim olan Malikiye göre köpek temizdir / tahirdir). Şair burada “tahir” kelimesini hem temiz, hem de kişi adı olarak kullanıp, Tahir Efendi’yi köpek yerine koyuyor.